İl Su Yönetimi ve Havza Yönetim Heyeti toplantıları yapıldı
Vali Öksüz, Toplantıda yaptığı konuşmada, suyun temel yaşam kaynağımız olduğuna dikkat çekti, günümüzde özellikle su kaynaklarının korunması, suyun tasarruflu kullanılması ve sularımızı koruyacak önlemlerin alınması hususlarının devletlerin, kurumların, toplumu oluşturan tüm kesimlerin üzerinde önemle durmaları gereken en önemli sorumlulukların başında geldiğini ifade etti. Gerçekleşen toplantıların 1. oturumunda ilgili kurumlar tarafından sunumlar yapıldı. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün “Kent Sellerine Yönelik Tedbirler” konulu gündem önerisi görüşüldü. Havza Yönetim Heyeti Toplantısı ile devam eden 2. oturum bölümünde, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Ulusal Su Bilgi Sistemi Yönetim Planlarının uygulamaları hakkında kurum sunumlarının ardından heyet üyelerinin görüş ve önerilerinin paylaşımı ile toplantı sona erdi. Vali Öksüz başkanlığında yapılan toplantılara, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Havza Yönetimi Daire Başkanı Taner Kimençe, Vali Yardımcısı Yunus Emre Akpınar, ilgili genel müdürlüklerin yöneticileri, Burdur, Isparta, Antalya, Afyonkarahisar, Muğla, Denizli’den ilgili kurum yöneticileri, kaymakamlar, belediye başkanları, oda temsilcileri ve birlik başkanları katıldı.
Vali Öksüz toplantıda yaptığı konuşmada; Su temel yaşam kaynağımız olarak çok önemli
“Su denildiği zaman hakikaten temel yaşam kaynağımız. Günümüzde özellikle su kaynaklarının korunması, suyun tasarruflu kullanılması ve sularımızı koruyacak önlemlerin alınması hususlarının devletlerin, kurumların, toplumu oluşturan tüm kesimlerin üzerinde önemle durmaları gereken en önemli sorumlulukların başında yer alıyor. Tabi hızlı kentleşme var. Nüfus artıyor, iklim değişikliği olgusunu hep birlikte yaşıyoruz. Bu durum tabi kısa ve uzun vadeli yağışlarla yurdumuzun değişik yörelerinde taşkınlara da sebep olabiliyor. Elbette seller can kayıpları maddi kayıplar maalesef maddi ve manevi yönde ülkemizi milletimizi hepimizi üzüyor. Suyun Yönetimi, Havza Yönetimi, suların korunması konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor
Dünya yüzeyinin yüzde 71’i sularla kaplı, bunlarında yüzde 97,5’i tuzlu deniz suları. Yani geriye kalıyor yüzde 2,5’luk bir kısım bunu da buzullar, yeraltı, yerüstü suları oluşturuyor. Aslında biz tatlı suların ancak binde üçünü kullanabiliyoruz. Bu rakamlar suyun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. O nedenle bizim bu suları korumak, suyun yönetimi, havza yönetimi, suların korunması konusunda çok dikkatli olmamız lazım. Dünya üzerindeki su kaynaklarından da hem tarımsal, hem evsel, hem de sanayi anlamında kullanacağımız su miktarı yüzde 2,5’luk çok az bir miktar. Dolayısıyla bunu da eğer tasarruflu ve verimli şekilde, kaliteli ve doğru şekilde kullanmazsak herhalde dünya insanlarının ve dünyayı çok kötü bir gelecek bekliyor. Çok karamsar olmayalım ama akılcı planlarla gerek su yönetim planı, gerekse kuraklık yönetim planını arkadaşlarımız çok güzel şekilde ifade ettiler. Bu planlarda öngörülen tedbirlere uymamız gerekiyor. 10 Yıl içinde de dünya nüfusunun yüzde 60’nın su sıkıntısı ile karşı karşıya gelecek
Bir de dünya nüfusunun yüzde 30’dan fazlası da su kaynaklarının yetersizliği ile mücadele ediyor. Bizim onun için doğal dengeyi bozan iklim değişikliği ile hem küresel ısınmayla ciddi şekilde mücadele etmemiz gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda dünya ölçeğinde su sıkıntısı ile karşı karşıya geleceğimizi, Dünya nüfusunun büyük bölümünün su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacağı bir dönemi yaşayacağımıza dikkat çekmek istiyorum. Bunlar belki teknik konular ama özellikle ifade etmek istedim ki konunun ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha hatırlayalım diye.
Bizim içme suyu kaynaklarımızın, sulak alanlarımızı, göllerimizi mutlaka korumamız gerekiyor
Biz sanıldığı gibi su zengini bir ülke değiliz. Su konusunda mutlak suretle dikkatli davranması gereken ülkelerden biriyiz. Bizim içme suyu kaynaklarımızın, sulak alanlarımızı, göllerimizi mutlaka korumamız gerekiyor. Tarım ve hayvancılığın önemli bir sektör olduğu bölgede yaşıyoruz. Diğer havzadaki illerde elbette bu anlamda önemli. Bizim bu bölgede içme sularının ne kadar bizim için önemliyse diğer su kaynaklarını korumak, kirletilmesini önlemek, yani alıcı ortama verilmeden su kaynaklarını korumamız gerekiyor. Bu konuda gerek taşkınlara sebebiyet verecek engelleri de ortadan kaldırmamız gerekiyor. Belediye sunumu sırasında ifade edildiği üzere, yüzde 32 kayıp kaçak oranı ile suların son kullanıcıya ulaştığını ifade edildi. Diğer ilçelerimizde bu durum ne bilmiyorum ama bu yüksek bir oran. Bizim bu oranı aşağı çekmemiz lazım. Belediyelerimize bu konuda çok önemli görevler düşüyor. Bunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. İlimiz için en yaşamsal, en önemli konuların başında gelen Burdur Gölünü kaybedemeyiz
Mutlak suretle Burdur Gölü’nün gerek buharlaşmadan kaynaklanan, gerekse diğer faktörler tarımsal sulama, sondaj gibi nedenlerden kaynaklanan suların çekilmesi, azalması sorunu, İlimiz için en yaşamsal en önemli konuların başında geliyor. Burdur Gölünü kaybedemeyiz. Dolayısıyla Burdur Gölünün kurumasının mutlaka önüne geçmemiz lazım. Burada projelerden bahsedildi. O projeler elbette çok önemli. Bu konuda artık tedbirler bunlardır demekten ziyade mutlaka uygulamaya geçilmesi lazım. Elbette ki bütçe imkanları önemlidir bu konuda. Ama bu kadar yaşamsal bir konuda bütçe imkanlarını da çok iyi değerlendirerek mutlaka bu konuda sorunların çözümüne yönelik çalışmalara yapmamız gerekiyor.Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmamız gerekiyor
Artık alternatif su kaynaklarını geliştirmek. Çevreyle uyumlu teknolojileri kullanmak. Su yönetiminin havza yönetiminin çok boyutlu çok kurumlu bir yönetim modeli olduğunu unutmadan her kurumun her insanın, toplumun her kesimin, bu toplantıda bulunan herkesin ilgi ve sorumluluk alanında, görev ve sorumluluk alanında ki işlere suyun ne kadar yaşamsal olduğu gerçeğinden hareketle ve bu bakış açısıyla eğilerek görev sorumluluklarını bir an önce yerine getirmesi, planlarda görülen tedbirleri azami gayretle, imkanlarına en üst düzeyde seferber ederek su gibi bizim yaşamsal kaynağımız olan bir maddeyi korumak kollamak ve bu konuda ülkemizin de dünyamızın da geleceğini daha iyi ellere bırakmak daha iyi şartlara sahip kılmak ve gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak gerekir diye düşünüyorum” dedi.